Sevgili okurlar,
Yıllarca yazı yazmadan durmak çok zoruma gitmesine rağmen yazmayı başaramadım.
Oysa üniversite yıllarımda yerel gazetelere çok yazılar yazmıştım.
Meğer ne kadar zormuş tekrar başlamak. İnsan içindeki duygu ve düşünceleri
kağita dökmesi, onları cümle haline getirebilmesi ne zormuş bilmiyordum
inanınki.
Bu sayfalara tekrar yazı yazmaya başlamak beni de sevindirdi. İçimdeki yalnız
duyguları sizlerle baylaşmak kadar güzel bir şey var mı acaba bence yok dilerim
okuyanlar içinde olmaz.
Hep geçmişten bahsederiz, oralardan örnekler veririz, kendi hatalarımızdan
,yenilerin yaptığı hatalardan bahseder dururuz. Ama bence en büyük hata en büyük
düşüncesizlik insanları birbirinden uzaklaştırmak, onları öyle sınıflara
ayırıyoruz ki sonradan baktığımız da biz bile şaşırıyoruz. Bütün amacımız bütün
uğraşımız sanki bu ayrıştırmayı başarmak gibi. Neden, niçin, bilmek de anlamakta
zor.
İçimizdeki sevgiyi, saygıyı, anlayışı ne bileyim insanları sevmek için var olan
her şeyimizi bir tarafa bırakıyor sevmemek için ne varsa onu kullanıyoruz. Oysa
baktığımız her şey den bir sevgi çıkarmak çok kolay,ama bizler sevgiye bile
bakarken sevgisizlik çıkarmak için uğraş veriyoruz. Ne zorumuz var neyi
paylaşamıyoruz, anlamak ta anlatmak ta zor. Şu ana kadar kim giderken yanında
farklı bir şey getirebildi. Yada canı pahasına kazandığından bir tutam alabildi.
İnsanlar bir arada yaşamak tan uzaklaşmak için çapa harcamakta bir araya
gelmemek için gayret göstermekteler. Çok düşündüm neden diye ama tek bir cevap
bulabildim. Oda sevgiyi, anlayışı, paylaşmayı unutmamız. Aileler bir arada
yerler hatta bir tabaktan yerlerken şimdi aynı masa etrafında yemek yemiyoruz,
bir masaya oturamıyoruz. Aynı dili konuşamıyoruz. Anlamak ta güçlük çekiyorum ne
yaptık biz kendimize, niye bu insanlar bu kadar birbirimizden korkar
olduk,birbirimize uzak durmak için verdiğimiz gayreti yaklaşmak için
verebilseydik, çok daha farklı bir toplum oluverirdik.
Maddi nedenleri hep sebep gösterdik, onlar olmadan yaşayamayız dedik, kazanmayı
başaranlar daha çok nasıl kazanabilirim sevdasına düştük, ihtiyacı olanları
maalesef unuttuk, üst üste ne kadar çok yığabilirsek o kadar güçlü olacağımıza
kendimizi inandırdık. Bu uğurda yanlışlarımızı görmemezlikten geldik insanları
kırdığımızı fark edemedik, onlarla bir arada yaşamaktan uzaklaştığımızı çok geç
anladık.
Hastalarımıza bakmadık, büyüklerimizi saymak yerine bizlerden uzaklaştırdık.
Onları da çocuklarımızı da yalnızlığa ittik. Fark etmedik daha doğrusu
umursamadık.
Dikkat edin son yıllarda ne kadar da çok yaşlı bakım evleri ve çocuk yuvaları
açıldı. Nedenini hiç düşünemedik. Arkamıza bakmadan yolumuza devam nasıl ederiz
diye hayal ettik, yaşlanacağımızı aklımıza bile getiremedik. Oysa yıllar çok
çabuk geçiyordu farkında bile değildik. Aç kalacağız korkusuyla çocuk bile
yapmadık, neden acaba kim veriyor bu insanların rızkını, biz mi kazanıyoruz
zannediyorsunuz o kazandıklarımızı evet gayret ediyoruz ama sonuçta nasıp eden
Allah, kimden niçin hala korkmamız gerektiğini bilmiyoruz.
İnsan olarak dünyaya geldik bir yaşam şeklimiz ve bir yaşam suremiz var ne etsek
de bunu değiştirmek şansımız yok. Herkesin geçtiği bu ömür köprüsünden bizde
yavaş yavaş veya hızlı hızlı gececeğiz. İstesek de istemezsek de bu böyle, O
zaman bir dönüp geriye neler yaptık diye bakmalıyız, Bir ders almak imkanımız
olursa en azından bundan sonra neler yapmamalıyız diye düşünmeliyiz.
Çocuklardan başlayarak eskiden olduğu gibi saygısızlık olur korkusuyla onlardan
uzaklaşmamalı aksine hep birlik de yaşamanın yolunu muhakkak bulmalıyız,
Büyüklerimizin her ihtiyacını karşıladık onlar da bizden ayrı kalsın
diyeceğimize tam dersine onlarla bir arada nasıl yaşarız diye düşünüp
bulmalıyız, aile sadece anne,baba ve çocuklar olmamalı aile dediğimizde bütün
büyüklerimiz de olmalı çocuklarımız hep bir arada yaşamayı öğrenebilirse yarın
bizlerde kendi halimize kaldığımızda bir evin bir köşesinde kukuma kuşları gibi
oturmak yerine etrafımızda bir kalabalığın varlığı içerisinde olmalıyız.
Yalnızlık Allaha mahsus dur. Bilmeliyiz ki ne kadar çok seversek o kadar çok
seviliriz. Ne kadar çok paylaşırsak o kadar çoğalırız.
“Zamanın birinde bir padişah varmış, kendi yaşı genç olduğu için ferman buyurmuş
herkes 50 yaş ve üzeri yaşlıları öldürecek eğer yapmaz ise yakalandığında her
ikisini de öldürteceğim diye, Gel zaman git zaman herkesin fermanı yerine
getirdiğini duymuş ve gençleri bir araya toplayarak yarın herkes sahile gelsin
diye emir vermiş, bütün gençler toplanmışlar sahile sıraya dizilmişler ve
padişahın vereceği emri beklemeye başlamışlar, derken padişah gelmiş ve emri
vermiş herkes kumdan ip yapacak bir hafta süreniz var her gün gelip kontrol
edeceğim demiş. Herkesi almış bir düşünce kumdan da ip mı olurmuş, yok akşama
kadar boşa kürek çekmişler, içlerinden biri babasına kıyamamış onu gizlemiş,
akşam kara kara düşüncelerle babasını gizlediği yere gelmiş, babası onu
düşünceli görünce sormuş ne var oğlum bu halin ne, oda padişahın emrini ona
anlatmış ve ne yapacağız baba diye sormuş. Yaşlı tecrübeli insan demiş ki oğlum
yarın padişah gelince ona söyle, başlamasını sen yapsan da biz devam etsek diye,
tamam demiş ve ertesi gün tekrar sahile gitmiş. Padişah gelmiş neler yaptınız
göreyim demiş bakmış ki kimsede bir şey yok neden yapmadınız diye bağırmaya
başlayınca bizimki çıkmış sayın padişahim demiş acaba başlamasını siz yapsanız
da biz devam etsek olmaz mı ? Padişah hemen yanına çağırtmış ve sen evindeki
büyüğünü öldürmemişsin der, oda evet ben babama bana yaptıklarını düşünerek
öldüremedim ölürsem de babam için öleyim diye cevap verir, Padişah da onu alır
ve kendisine vezir yapar, ahde vefa işte arkadaşlar.
Bizlerde en az o genç kadar cesur olmalıyız. Büyüklerimizin hakkını ödeme
imkanımız yok en azından küçüklerimizi yetiştirebilmek uğruna bazı şeyleri feda
edelim. Şöyle arkamıza yaslanıp bu uğurda nelerden vazgeçebiliriz diye
düşünmeliyiz. Daha doğrusu neleri yaparsak doğru yapmış oluruz.
Kahveye gidip saatlerce durmayı başarırız ama onlarla yarım saat geçiremeyiz,
maç seyrederken saatleri hatırlamayız ama onların bir süre çizgi film
izlemelerine karşı çıkarız. Televizyon başında seyrederek uyuruz ama onlarla bir
arada yatıp uyumayız, kendimize yakınlaştırmak için uğraşlarına karşın biz
uzaklaşmak için uğraşırız.
Sonuç hiçbir şey bilmiyorsak bir çocuktan şunları öğrenebiliriz.
1- Asla gülmek ten vazgeçmezler,
2- Her zaman kedilerine bir uğraş bulurlar,
3- Elde edinceye kadar ısrar ederler…
Evet arkadaşlar unutmayalım öğrenmenin yaşı yoktur…
Tahir Şanlıbayrak
0532 635 08 85
tahirsanlibayrak@yukselen.com
Diğer Yazılarım |
HUNDEZ GENÇLİĞİ KADIRGA SOFRASINDA
TOPLANIYOR
Birlik
Olmak
HUNDEZLİ GENÇLİK TOPLANTILARI
Yazmaya
başlamak
Unutulan Bölgemiz