Panel konuklarından sanatçı Volkan
Konak'ın açıklamaları
ÇERNOBİL'İN FATURASINI
BUGÜN KARADENİZ İNSANI ÖDÜYOR !
Olay yıllarca kamuoyundan saklandı bu olayı gündemde tutmak hepimizin
görevidir.
1996 Çernobil nükleer santrali 4 numaralı reaktöründe meydana gelen
patlama 160 bin metrekare'lik bir alana nükleer madde
yayılmasına sebep olmuştur. Uzmanlara göre bu facianın etkilerinin ortadan
kalkması için 48 bin yıl geçmesi gerekmekte olduğunu beyan etmekteler . Bu
patlamanın Karadeniz'de çevreyi gerçek manada etkilediğini yetkililer
halktan gizlediler.
Dünya sağlık Örgütü'nün açıkladığı raporlara göre Çernobil'de
yaşanan kazanın etkisinin Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombasından
200 kat daha fazla etkili olduğunu belirtildi.
Çernobil'in faturasını bugün Karadenizlinin hayatıyla ödediğine
dikkati çeken sanatçı. şöyle konuştu: Bilim adamları radyasyonun
insanlar üzerindeki etkilerinin aradan 5-10 yıl sonra ortaya
çıkacağını belirtmişlerdi. yıllar önce söylenenler gerçek oldu. bugün
Karadeniz'de her yıl yüzlerce insan kanserden hayatını
kaybetmektedir. İstanbul,Ankara ve bölge Hastanelerinin onkoloji
servisleri büyük bölümü Karadeniz'li kanser hastaları ile dolup taşıyor.
Kanser kabusu Karadeniz'in Trabzon,Rize,Samsun de çocukların üzerine
kabus gibi çökmüş durumdadır.
Bölgede kanser taraması yapılsın:
Sanatçı Konak, yıllardır Karadeniz halkından kanser gerçeğini
gizleyenlerin,inkar edenlerin bu gün bu insanlardan özür dilemesi
gerekmektedir. Bir sanatçı olarak Karadeniz'in başına gelenleri her yerde
topluma açıklamayı görev kabul ettiğini açıklayan konak :Otobüs parası
bile olmayan insanların İstanbul,Ankara'ya gelerek kanser taraması
yaptırması mümkün değildir. yetkilier acilen bölgede kapsamlı kanser
taraması yapmalıdır. dedi
Facianın meydana geldiği yılda hasbelkader hayratta bulunuyordum o
zamanlar of-hayrat insanının bu olay karşısında alacağı tavrı kendilerinin
belirlemesi elbette mümkün değildi. birde buna kendini yetkili ilan eden
yetkililerin bu kadar radyasyon evlerimizdeki elektrikli eşyalarda bile
var demesi hala kulaklarımda. Bir Prof. etiketli zevat çaylarda
şu kadar radyasyon var ama evimizdeki filorasan lambaları,televizyon
tüpleri çok daha fazla radyasyon yaymakta olduğunu her gün bir kanalda
halka duyuruyordu.bir başka yetkili ! , Bu kadar radyasyona
vücudumuzun ihtiyacı olduğunu bile deme cehaletini göstermişti.
durumun bu kadar sulandırılmasından sonra halkın kafası hepten karıştı,
zaten yapacak bir şeyi olmayan vatandaş bütün olaylarda yaptığı gibi
başını kuma gömdü olayları unutmayı tercih etti, çünkü kendileri yetki
makamlarını işgal edenler ülkenin itibarı zedelenir gibi kelimeler bile
zırvaladılar. sanki olay ülkemizin ihmali sonucu olmuştu. Aslında bu
kişiler birilerin Avrupa'ya yapacağı birkaç kuruş ihracatın
etkilenmesinden korkmuşlardı. çünkü bunlar için ülkeye gelecek
birkaç dolar binlerce insanının hayatından önemliydi.hep öyle olmuyor mu ?
Birileri tarafından Avrupa'ya ihraç edilen gıda ürünleri çeşitli
nedenlerden sağlıksız bulunarak geri gönderilince (tarımsal zehir
artıkları,hormonsal bozukluklar,sentetik gübre etkileri, ürün üzerindeki
kurşun artığı vs. gibi nedenlerle sağlığa zararlı damgası ile geri
gönderilmelerine rağmen) Bu ürünler hudut kapılarımızda hiçbir engele
takılmadan yurt içine sokulmakta iç pazarda halkın tüketimine
sunulmakta. bu halkta bu ihraç ürünlerinin iç pazarda neden
satıldığını düşünmekten aciz severek bu ürünleri alarak
tüketmekteler. burada suçlu cahil bırakılmış halk mı suçlu ? bu sağlığa
zararlı ürünü kendi halkının tüketimine sunan ürün sahibimi suçlu ?
bu işe seyirci kalan sorumlu görevliler mi suçlu ? bunu düşünün gereğini
yapın hukuk önünde bu durumlara seyirci kalmayın bıkmadan usanmadan
şikayet edin ,dava açın mağdur olsanız bile unutmayın şehitler ,gaziler
vermeden savaşlar kazanılmıyor. şu ülkede rantiyeci vicdansızlara
karşı mücadele etmezsek bu dünyada sağlıklı yaşamak hakkı elimizden
alınıyor lütfen uyanın kendimiz bu işin içindeysek lütfen bu
ahlaksızlığı terk edelim,bu sektörde işçi isek işimizi kaybetmek pahasına
ihbar edelim, olayların görgü şahidi isek ihbar edelim, ama önce
okuyalım ürünlerin ne gibi şartlarda üretilmesi içlerine neyin ne kadar
katılması gerektiğini bilelim yoksa sağlığımız elimizden gidince
bağımsız bir ülkede üç gün daha yaşasak ne olacak bence ülkenin
bağımsızlığının elden gitmesi kadar insanımızın sağlığının kaybedilmesi de
bir o kadar önemlidir.
Abdullah Gözaydın a@hayrat.net
0535 746 55 48
|