Hemşehrimiz Kelle İbrahim
hakkında basın ve Internet yazıları
Kendisi Hayrat ilçesi, Eski Hundez şimdiki Kurtuluş mahallesi sakinlerinden Ellidokuzoğlu
ailesine mensuptur.
Soyad kanununda kendisini dünyada meşhur eden kafada top
sektirme şampiyonluğu nedeniyle namı kelle olunca soyadını da Kelle
olarak belirlemiştir.
1966 yılında vefat eden Kelle İbrahim'in İstanbul Beykoz'da çok önemli bir yeri vardır.
Bu kulübün kuruluş felsefesi; gençlere nezih bir kültürel ve toplumsal çevre
oluşturmak, onları anlamsız ve yararsız işlerden alıkoymak ve de Beykoz ve
çevresinde sosyal ve kültürel etkinliklerde bulunmak amaçları çerçevesinde
şekillenmiştir. Dönemin gençlerinin katılımı ile kulübe bir spor kolu ilave
edilmiş ve 1917 yılında Beykoz’da ilk kez bir futbol takımı kurulmuş ve
futbol oynanmaya başlanmıştır. Bu tarih, Türk ve dünya futbol tarihi söz
konusu olduğunda da erken sayılabilecek bir tarihtir. Beykoz Spor Kulübü,
Atatürk Kupası’nın sahibidir. Kulübün kısa sürede gelişmesinde,
güçlenmesinde ve tanınmasında dönemin ünlü futbolcusu “Kelle İbrahim”in
önemli rolü olmuştur. “Kelle İbrahim”, yalnızca futbolculuk yaptığı
dönemlerde değil, aktif futbol yaşamını sona erdirip kulüp başkanlığı
yaptığı dönemlerde de Beykoz Spor Kulübü’ne hizmet etmiştir. Kurulduğu
tarihten bu yana, Beykoz Spor Kulübü Türk futbol yaşamında hatırı sayılır
futbolcular, değerli sporcular yetiştirmiştir. Beykoz Spor Kulübü futbol
takımı tam kırk beş yıl birinci ligde oynamış, 1966 yılından sonra ikinci
lige düşmüştür. Maalesef, Beykoz Spor Kulübü futbol takımı eski parlak
günlerini şu ana dek yakalayamamıştır.
http://www.oflular.com/
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Cumhurbaşkanı M. Kemal Atatürk,
Türkiye’nin tanıtımı için uluslararası spor karşılaşmalarına büyük önem
vermiştir. Bu cihetle ilk futbol milli takımı oluşturulmuş, milli maçlar
yapmaya başlamıştır. Ancak asıl önemli olay 1924’te yapılacak Paris
Olimpiyatlarıdır. Buna büyük ilgi gösteren Atatürk, olimpiyatlara katılmamız
için önce Türk Milli Olimpiyat Komitesi’ni kurdurmuştur. Bundan sonra
devletin kısıtlı bütçesinden sağlanan yardımla 1924 Paris Olimpiyatlarına
Türk ekibi gönderilmiştir. İşte bu ekip içinde iki Trabzonlu milli sporcu
vardı.
Türk ekibi içinde futbol milli takımında yer alan oyunculardan biri Kelle
İbrahim’dir.
Kelle İbrahim, Trabzon Hayrat İlçesi Kurtuluş mahallesinden Hasan
Ellidokuzoğlu’nun oğullarının en büyüğü olarak 1897 yılında Hayrat’ta doğdu
(Bazı kaynaklar İstanbul Beykoz doğumlu olarak yazarlarsa da yanlıştır)
Kelle İbrahim, ilk Türk futbolcularından olup babasının işi nedeniyle
geldiği ve yaşadığı Beykoz’un sembolü olmuştur. Hayatına baktığımızda on
yaşında iken futbol oynamaya başladığını, 15 yaşında Anadolu Hisarı İdman
Yurdunda futbol oynadığını öğreniyoruz. Ancak asıl futbolculuk ününü Beykoz
takımında kazanmış olup Beykoz kulübünün milli takıma verdiği ilk oyuncusu
olmuştur.

Kelle İbrahim, Türkiye’nin ilk milli müsabakasında Romanya’ya karşı sol haf
olarak oynamıştır. O halde Trabzonlu ilk milli futbolcu Kelle İbrahim’dir.
1.78 boyunda iri kıyım bir delikanlı olan Kelle İbrahim, hayatının son
dönemlerinde aldığı kilolarla 135 kg. ağırlığa kadar çıkmıştır.
Kelle İbrahim, 1924 Paris Olimpiyatlarına Altınspor oyuncusu olarak
katılmıştır. Olimpiyatlardaki kampta, dünyanın en seçkin sporcularının
katıldığı bir gösteri yarışmasında Milli Takımımızın antrenörü İskoçyalı
Billy Hunter ile karşılıklı topu yere düşürmeden 500 kez topu birbirlerinin
kafalarına atarak şampiyon olmuşlardır. Bundan dolayı “Kelle” lakabını almış
soyadı kanunuyla da bu lakabını soyadı olarak almıştır. Bu başarısından
dolayı olimpiyatlarda dünya şampiyonu olan Uruguaylılara çok usta olduğu
kafa vuruşlarını öğretmiştir. Burada da topu kafasının üstünde düşürmeden
150 kez sektirmiş, tüm sporseverlerin haklı takdir ve hayranlığını
kazanmıştır.
Olimpiyatlardan sonra İsveç’teki bir maçta sakatlanan Kelle İbrahim,
İstanbul’a dönünce ilk kulübü Beykoz’a geçmiş ve 1942 yılına kadar bu
takımda santrhaf olarak kaptanlığını yapmıştır. Üç kez milli formayı giyen
Kelle İbrahim 30 yıl aralıksız ve son 20 yılını da sakat bir şekilde oynayan
tek futbolcumuzdur.
Atlet Süleyman Kuğu, bu olimpiyatlardaki on kişilik takımımız oyuncuları
arasında Trabzon adına katılan tek sporcumuzdur. Trabzon İdman Ocağı adına
katılan Kuğu, Olimpiyat elemeleri için yapılan müsabakalarda 2.90 m. ile
sırık atlamada Türkiye Rekoru kıran ilk Trabzonlu olmuştur. Ancak,
çalışmalarını sonradan milli Futbol Takımımızın antrenörü olacak olan Billy
Hunter’in gösterdiği stilde geliştirince kendi rekorunu aşarak 3.10 m.
olarak yükseltecektir. Olimpiyatlarda ise Türkiye rekorunu aşamayan Süleyman
Kuğu, Kelle İbrahim ile birlikte olimpiyatlara katılan ilk Trabzonlular
olacaktır.
http://www.stargundem.com/kultur_sanat_haberleri/13694.html
Nazım Alpman'ın üzerinde çalıştığı "100 yıllık Beykoz Hikayeleri" ilginç
olayları gün ışığına çıkarıyor.
Bab-ı Ali'nin marka isimlerinden gazeteci-yazar Nazım Alpman'ın uzun
zamandır üzerinde çalıştığı "100 yıllık Beykoz Hikayeleri" birbirinden
ilginç olayları gün ışığına çıkarıyor.
Türk medyasının marka isimlerinden Nazım Alpman'ın sözlü tarih çalışması
olarak uzun zamandır yaptığı araştırmalar "100 Yıllık Beykoz Hikayeleri"
okurla buluştu. Aynı zamanda Beykozlu olan usta yazar, tarihi ilçede
nesilden nesil'e aktarılan hatıraları toparlayarak ölümsüzleştirdi. Alpman
çalışmasında, abide şahsiyetlerle yüz yüze yaptığı görüşmelerle bir zamanlar
Beykoz'da yaşanan birbirinden ilginç olaylara yer veriyor. Sözlü tarih
çalışmaların ilki Beykoz'un olduğu kadar Türk sporuna damga vurmuş efsane
sporculardan oluşuyor.
BEYKOZLU MASAL DEVİ: KELLE İBRAHİM
Alpman'ın sözlü tarih çalışmasının ilk bölümü Beykoz'un simge isimlerinden
Kelle İbrahim'in ölümüyle başlıyor. Topu yere düşürme den kafası ile en
fazla oynayan Beykozlu milli futbolcu Kelle İbrahim İbrahim 1924 Paris
Olimpiyatları sırasında 2165 rakamına ulaşmasıyla tanınıyor. Nazım Alpman,
kitabının ilk sayfalarında 26 Ekim 1923'te ilk milli maçta forma giyen Kelle
İbrahim'den ilginç bir anıya yer veriyor...
RİCA İTTİHATÇILARDAN OLUNCA...
Hikayeyi usta kalemden okuyoruz:
"Henüz 14 yaşını doldurmadan semtin futbol takımında yerini alıyor. O
yıllarda bile dikkat çeken bir futbol yıldızı olmayı başarıyor. İttihat ve
Terakki Fırkası'nın desteğiyle kurulup gelişen Kadıköy'deki Altınordu
kulübü, 1. Dünya Savaşı sırasında gerileme dönemine giriyor. Kulübün
kurucusu Aydınoğlu Reşid Bey, Beykoz'un kapısını çalarak destek istiyor.
Beykozlu yöneticiler bu isteğe alabildiğine hassas davranarak en yetenekli
iki oyuncu olan Kelle İbrahim'i Altınordu'ya veriyorlar"
MAÇTAN ÖNCE BİR UZUN YÜRÜYÜŞ
Transfer edilen futbolcu mertebesine çıkmak öyle olağanüstü şartlar
bahşetmiyor. Tersine fedakarlıkları katmerli hale getiriyor. Altınordu'da
top koşturmanın minik faturasını Kelle İbrahim şöyle anlatıyor:
- Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Emin ve ben Beykoz'dan yaya olarak yola
çıkardık. Kadıköy'e giderken, yolda deniz kenarında bir yere çöker
kumanyalarımızı çıkartıp yerdik. Sonra maç saatinde sahaya çıkar aslanlar gibi
maçımızı oynardık. Maçın bitiş düdüğüyle birlikte tekrar dönüş yoluna
koyulurduk. Takım arkadaşlarımız evlerine varıp ayaklarını uzattıklarında
biz daha yolu yarılamamış olurduk.
NEHİR ANLATILAR SÜRECEK
Nazım Alpman tarafından kaleme alınan ve Beykoz Belediye Başkanı Muharrem
Ergül'ün desteğiyle sürdürülen 'Beykoz Sözlü Tarihi' çalışmaları değişik
temalarla devam edecek...
http://yenisafak.com.tr/arsiv/2000/mayis/31/charslan.html
Son öykümüz 1924 Paris Olimpiyat Köyü'nde geçiyor. Antrenman sahasında
gösteri var; bütün ülkelerin futbolcuları, futbol adamları oraya yığılmış bu
gösteriyi izliyor. Bir yanda İskoç antrenör Billy Hunter, diğer yanda
Beykozlu "Kelle" İbrahim; karşılıklı kafa paslarıyla, topu yere düşürmeden
tam 500 kez saydırıyorlar, Hunter yorulunca "Kelle" İbrahim kendi başına
devam ediyor. Topu kafasında 165 kez daha sektiriyor, işi sürdürecek ama
aşırı tezahürat dikkatini dağıtıp topu düşürmesine neden oluyor. "Kelle"
İbrahim tebrik yağmurundan dolayı iyice mahcuplaşıyor. Bir de Uruguaylı
yöneticiler gelip "Bizim oyunculara kafa vuruşu öğret!" demesinler mi,
"Kelle" İbrahim kaçacak delik arıyor. Neyse, araya Hunter giriyor da İbrahim
teklifi kabul ediyor ve geleceğin dünya şampiyonu takımına "kafalarını nasıl
kullanacaklarını" gösteriyor.
http://www.alemim.net/forum/turkiyeden-haberler/12740-beykozda-ortaya-cikan-sir.html
BEYKOZLU MASAL DEVİ: KELLE İBRAHİM
Alpman'ın kitabının ilk bölümü Beykoz'un simge isimlerinden Kelle İbrahim'in
ölümüyle başlıyor. Yazar, kitabının ilk sayfalarında 26 Ekim 1923'deki ilk
milli maçta forma giyen ve topu yere düşürmeden kafası ile en fazla oynayan
oyuncu ünvanını elinde bulunduran Kelle İbrahim'den ilginç bir anıya yer
veriyor... (devamı sitesinde)
http://www.stargazete.com.tr/index.asp?haberID=52844
Beykoz’un gururu Atatürk Kupası SPOR
Sarı-Siyahlı kulüpte, 1957 yılında Fenerbahçe’yi 1-0 yenerek kazanılan tam
200 kiloluk dev ödülün yeri hala bambaşka
BEYKOZ’A giderken kırk yıl önceyi düşündüm. Acaba kaç maçlarını yazmıştım?
Yöneticilerinden, futbolcularından kimlerle söyleşiler yapmıştım?
Hayal
meyal anımsıyordum. Son söyleştiğim Kelle İbrahim’di. 1966 başıydı. O bıçkın
takım 2 yıldır yalpalıyordu. Kelle İbrahim, ‘Düştüklerini görmeden ölsem de
kurtulsam’ demiş, bahara doğru ölmüştü. Beykoz da yaza doğru 1.Lig’den
düşmüştü. Kulüp şimdi, 1990’dan beri 3.Lig’de. (devamı sitesinde)
http://www.ahisar.com/dagarcik/anadolu-hisari-idman-yurdu.html
İBRAHİM KELLE
Futbolumuzun büyük gönüllüsü ve unutulmaz "Kelle İbrahim”i Sultan
Abdulazizin Bahçıvan başısı Hasan Ağa'nın oğlu olarak 1897 yılında Beykoz
kasrındaki bahçevan evinde dünyaya geldi.
Orada tam bir saray terbiyesi
içinde yetişti.Futbola küçük yaşta Beykoz çayırında gönül kaptırdı ve meşin
topa ilk kez orada ayağını sürdü.14 yaşındayken Anadoluhisarı Kulübüne
girdi.15 yaşına bastığı yıl bu kulübün birinci takımında yar aldı.
Futbola öylesine gönül vermişti ki;haftanın en az üç günü Beykoz dan
Anadoluhisarı'na yürüyerek gider orada saatlerce top peşinde koşturduktan
sonra yine yürüyerek Beykoz”a geri dönerdi.
Hatta 1911 yılında İstanbul'a
gelen bir Macar takımını izlemek üzere Beykoz dan Kadıköy”e kadar yürüyerek
gitmiş ve maçtan sonra yine yürüyerek evine dönmüştü.
Anadoluhisarı takımında
dört yıl oynadıktan sonra bu takımda çıkardığı güzel oyunlarla dikkat
çekerek 1917 yılında devrin şampiyonu olan Altınordu Kulübüne transfer
olmuştu. (devamı sitesinde)
|
Türkiye
Cumhuriyeti ve Olimpiyatlar
Henüz 1 yaşını doldurmamış genç Türkiye
Cumhuriyeti, Paris'te yapılacak 1924 Olimpiyat Oyunları'na kalabalık bir
sporcu grubuyla katılmayı kararlaştırmıştı. Ay-Yıldızımız Paris'te atletizm,
bisiklet, eskrim, futbol, güreş ve halter dallarında temsil edilecekti.
Sporcularımızı dünyanın bu en büyük spor şölenine yakışacak şekilde
hazırlayabilmek için Amerika'dan atletizm antrenörü, İngiltere'den futbol ve
Macaristan'dan da güreş hocaları getirtilmişti. Peş peşe savaşlardan yeni
çıkmış, ülkesini işgalcilerden Kurtuluş Savaşı vererek temizlemiş yıkılmış
Osmanlı Devleti'nin enkazı üzerine Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve
Cumhurbaşkanı Atatürk gibi bir dahi Olimpiyat anlamını elbette ki en iyi
şekilde kavrar ve buna gereken önem ve değeri verirdi. Nitekim de öyle
olmuştu. 16 Ocak 1924 günü (ki, Cumhuriyetin ilanından 2,5 ay sonraya
rastlanmaktadır) Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında
toplanan Heyet-i Vekile (Bakanlar Kurulu) bu konuda önemli kararlar almıştı.
Önce 170 sayılı kararla günün spor örgütü olan Türkiye İdman Cemiyetleri
İttifakı kamu yararına hizmet eden dernek kabul edilmiş sonra da 171 sayılı
şu tarihi karar alınmıştı.
"1924 Mayısında Paris'te küşadı mukarrer
(açılması karalaştırılan) Olimpiyat müsabakalarına
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı da davet
olunmuştur. Bu müsabakalara iştirak etmekte
Türkiye için menafi(yaralar) vardır. Memleketimizde
sporculuğun terakki ve taammüm etmesi (gelişip
yayılması)her halde bu gibi beynelmilel
müsabakalara iştirake mütevaffıktır (katılmaya
yöneliktir.)
Binaenaleyh Türk gençlerini beynelmilel
müsabakalara iştirak ettirebilecek surette
talim ve izhar etmek üzere icap eden mütehassısların
Avrupa'dan celbi ve mezkur Olimpiyat müsabakalarına
Türk idmancılarının da iştiraki esbabının
(sebeplerinin) temini için müstacelen (tezelden)
on yedi bin liranın mesarif-i gayri melhuze
tertibinden Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı
Merkez-i Umumisine verilmesi takarrür etmiştir."
Bu tarihi kararın altında Başvekil ve Hariciye
Vekili İsmet (İnönü), Müdafaa-i Milliye
Vekili Kazım (Özalp), Sıhhiye ve Muavenet-i
İçtimaiye Vekili Refik (Saydam), Maliye
Vekili Abdülhalik (Renda), Dahiliye Vekili
Ferit bey, Şer'iye Vekili M. Fevzi, Nafia
Vekili Hasan Hüsnü, Adliye Vekili Seyyid,
Mübadele ve İmar İskan Vekili Mustafa Necati,
Maarif Vekili İsmail Safa ve Reisicumhur
Gazi Mustafa Kemal imzaları yer alıyordu.
Devletin içinde bulunduğu büyük ekonomik
sıkıntıya rağmen hükümet daha sonra Türk
sporcularının Paris Olimpiyat Oyunları'na
katılabilmeleri için bütçeye ayrıca 50 bin
lira daha koymuştu. Bir altının 10 lira
olduğu bir dönemde yapılan bir yardımdı
bu....
Fransızlar mevsim ve iklim şartlarını göz
önünde tutarak 1924 Paris Olimpiyat Oyunları'nı
çok uzun süreli bir programla düzenlemişlerdi.
Paris Olimpiyatı 4 Mayıs'tan 27 Temmuz'a
kadar ; dört aya yakın bir süre devam etmişti.
Türk kafilesi programlara göre ayarlanan
şekilde gruplar halinde Paris'e
Gitmiş ve orada yapılan yarışmalara katılmıştı.
Bu seyahatin ilginç anıları olmuştu spor
tarihimizde. Örneğin; Olimpiyat köyünde
oyunlara katılacak futbolcular kendi aralarında
iddialı yarışmalar düzenlemişlerdi.
Aralarında
kelle İbrahim'inde bulunduğu olimpiyat kafilemizi görmektesiniz
Bu müsabakalarda futbolcumuz Kelle İbrahim,
milli takımımızın İskoçyalı antrenörü Billy
Hunter ile karşılıklı olarak topu yere düşürmeden
tam 500 kafa pası yapmışlar ve yine Kelle
İbrahim topu yere düşürmeden başı üzerinde
2165 kez sektirmekle rekor kırmıştı.
Onun
bu başarıları karşısında Uruguaylı futbolcular
kendilerine "kafa vuruşu" öğretmesi
için Kelle İbrahim'den ricacı olmuşlar o
da bu ricalarını kırmamıştı.
Unutmamak gerekir
ki; Uruguay takımı 1924 Paris Olimpiyatı'nda
futbol şampiyonu olmuştu. Oysa bizim futbolcularımız
hemen yanlarındaki barakalarda kalan Uruguay
takımının ufak tefek futbolcularını gözlerine
öyle kestirmişlerdi ki bu takımla eşlenmediklerine
çok üzülmüşlerdi....
Milli futbol takımımız Fransa'ya 8 Nisan
1924 günü Galata rıhtımından kalkan bir
şileple gitmişti. Şilepte kafileyi oluşturan
kişilerin sayısından daha az sayıda yatak
bulunduğundan kamaralara yer yatakları ilave
edilmişti.
Kafile Başkanı Burhan Felek,
Futbol Federasyonu Başkanı Yusuf Ziya (Öniş)
ve mutemet Otomobil Nuri beyler, futbolcuların
bütün ısrarlarına rağmen "Maçı oynayacak
olan sizlersiniz iyi dinlenmeniz lazımdır!"
diyerek Galata'dan Marsilya'ya kadar süren
10 günlük yolculukta yer yataklarında yatmışlardı.
Daha sonra giden kafilelerimiz de hayli
güç şartlar altında Paris'e ulaşabilmişlerdi
1924 Paris Olimpiyatları'na giden
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Olimpiyat Kafilesinde
şu isimler bulunuyordu :
Ali Sami YEN (Kafile Başkanı)
Burhan FELEK (Kafile Başkan Yardımcısı)
Nasuhi Esat BAYDAR (Yönetici)
Otomobil NURİ (Mutemet)
Yusuf Ziya ÖNİŞ (Futbol Federasyonu Başkanı)
Ahmet Fetgeri AŞENİ (Güreş Federasyonu Başkanı)
M.MENEMENOĞLU (Bisiklet Federasyonu Başkanı)
Hamdi Emin ÇAP (Futbol Hakemi)
Mr. TOBİN (Atletizm Antrenörü)
Billy HUNTER (Futbol Antrenörü)
Raol PETER (Güreş Antrenörü)
Selim Sırrı TARCAN (C.I.O.Temsilcimiz)
Sporcular
Atletizm
Ömer Besim KOŞALAY (800 ve 1500 metre yarışlarına
katıldı,
ilk turdaki seçmelerde elendi.)
Rauf HASAĞASI (100 metre ve 4x100 metre
bayrak yarışlarına
katıldı, ilk turda elendi.)
Şekip ENGİNERİ (100 metre ve 4x100 metre
bayrak yarışlarına
katıldı, ilk turda elendi.)
Hüseyin TARIK (4x100 metre bayrak yarışına
katıldı. İlk turda
Elenen ekibimizde yer aldı.)
Ünvan TAYFUROĞLU (Yarışmalara katılmadı.)
Ekrem GÜÇLÜER (Yarışmalara katılmadı.)
Said ODYAK (4x100 metre bayrak yarışına
katıldı,
İlk turda elenen ekibimizde yer aldı.)
Süleyman KUĞU (Yarışmalara katılmadı.)
Mahzar Nazım RESMOR (Yarışmalara katılmadı.)
Lütfi PADOK (Yarışmalara katılmadı.) |
Topu yere düşürme den kafası ile en fazla oynayan futbolcumuz Kelle
İbrahim oldu.
İbrahim 1924 Paris
Olimpiyatları
sırasında 2165 rakamına ulaşmıştı.

1915 yılı başarısından sonra kafayı iyice
Fener'e
takan Talat Paşa yeni bir
transfer atağı başlatmış.
Nedim Kaleci, Kelle İbrahim, Badi şükrü, Baron Fevzi ve Balıkçı Emin gibi
dönemin diğer yıldızlarını da kadrosuna dahil edilen Altınordu savaşın son
iki
yılında şampiyonluk görebilmiş.

GS Kalecisi ve Kaptanı turgay şerenin anılarından (hürriyet arşiv web sitesinden)
İstanbul'daki mahalli ligde pek çok kulübümüz vardı ki,
uzun bir geçmişe dayanan, onurlu bir tarihe sahiptirler.
Bunlardan bir
tanesi de Beykoz'dur. Çok iyi hatırlıyorum, meşhur bir ‘‘Kelle İbrahim’’leri
vardı. Çıkış tünelinden ben sahaya çıkarken, durdurur, saçımı okşar, sırtımı
sıvazlardı. Bir de üstelik beni öperdi. Hem de bunları Beykoz takımı ile
oynadığımız maçtan önce yapardı. Öylesine bir fair-play, öylesine bir sevgi
saygı vardı. Sonraları Beykoz takımı ne yazık ki, yavaş yavaş eridi, gitti.
|