TUZCUOĞLU İSYANI
1715 yılında doğmuş bulunan; Tuzcuoğlu Memiş Ağa, Hopa şehri
eşraflarından Hamdi Bey’in oğlu ve Erzurum valisi Ahmet
Paşa’nın yeğenidir.
Memiş Ağa Rize ile Hopa arasındaki kazaların vergisini
devlete peşin olarak ödeyerek, köylere devletin tahsildar
sokmasını engelliyor askerlik çağına gelen gençleri kendi
etrafında topluyordu.

Devlet savaş ve seferlerde Anadolu’daki ayanlardan asker
ister ve onlara çeşitli görevler verirdi. 1812’de Tuzcuoğlu
Memiş Ağa’ya yararlılıklarından ötürü Kapucubaşılık rütbesi
yanında, yaşının çok ilerlemiş olmasına rağmen; Trabzon ve
Rize taraflarından toplanan askerlerin muhafızlığı şartı ile
Hazinederzade Süleyman Ağa’dan boşalan Gönye Sancağı da
verilmişti.1811 yılında Devletin Trabzon Valiliğine a
atadığı Çavuşbaşı Ahmet Azizi Paşa halk tarafından kabul
görmedi, Of ve Sürmene’de eşkıyalar türedi. Bunun üzerine
Çeçenzade Hasan Ağa Trabzon’a kaymakam olarak atandı. Hasan
Ağa da Canik’ten sağladığı askerleriyle Trabzon’a gelirken
tüm iskelelere uğrayarak, tüm derebeyleri hizaya getirdi.
Trabzon’un batı taraflarındaki ağaları yola getiren Hasan
Ağa, Trabzon’a gelince Tonya’da mütegalibelik yapan
Hacısalihoğlu Ali Ağa’nın üzerine yürüdü. Ali Ağa Of’a
kaçarak buradaki ağalara sığındı. Sıranın kendilerine
geldiğini gören Of ve Sürmene ağaları Vali Süleyman paşa’ya
haber salarak gerekli vergi ve salmaları vereceklerini
söylediler. Süleuman Paşa’da herbirini kendi yerinde
mütesellim yaptı ve birkaç yıl Trabzon’da gürültü çıkmadı(
Mahmut Goloğlu, Trabzon tarihi).
Ahmet Cevdet Paşa’nın ve Münir Aktepe’nin Tuzcuoğlu
isyanı(sf23) adlı kitaplarında vali Süleyman paşa’nın Faş
kalesi muhafazasına memur iken Memiş Ağa’dan 250 bin kuruş
borç aldığı, bunu ödemeyi aynı miktarda yeniden borç
istediğinde istediğini alamaması üzerine Memiş Ağa’ya garaz
bağladığı ve İstanbul’a onu asi göstermek için elinden
geleni yaptığı belirtilmektedir. Sultan 2. Mahmut
İstanbul’da merkezi otoriteyi güçlendirmeye çalışırken Doğu
Karadeniz’in yerli ağaları dayanışma içerisinde Rize, Hopa,
Of, Sürmene havalisinde halkı kendilerinden başka otoriteyi
tanımamaya zorluyorlardı. Hazinedarzade Süleyman Paşa
Trabzon Valisi olmasına rağmen Tuzcuoğluna emirlerini
dinletememektedir. Süleyman Paşa merkeze şikayetlerini
zamanla arttırmış ve Tuzcuoğlunun Kapucubaşılık görevinin
alınmasına ve soruşturma yapılmasına neden olmuştu. Yapılan
ilk soruşturma da Tuzcuoğlu aklanır. Daha sonra hakkında
ferman çıkarılan ve bir türlü ele geçmeyen Tonya ağası
Hacısalihoğlunu sakladığı ortaya çıkınca Süleyman Paşa’nında
ısrarıyla Tuzcuoğlu’nun idamına ve mallarına el konulmasına
dair ferman çıktı. Trabzon’daki Valiye gizlice ulaştırılan
bu emir üzerine Vali Memiş Ağa’yı tuzağa düşürmek istedi.
Vali, Hopa’ya gider ve Ağaya Sürmene taraflarında bazı
ağaların şekavet ettiğini, emir dinlemediklerini, isyan
havası içine girdikleri için tediplerinin iktiza ettiğini bu
emri bizzat Trabzon’da bulunan Kaymakam Çeçenzade Hasan
Ağa’ya ulaştırmasını ister. Amaç Memiş Ağa’yı bir an önce
bölgeden uzaklaştırıp Trabzon’a göndermek ve Çeçenzade eli
ile idam ettirmektir. Fakat Tuzcuoğlu bu hileye kanmaz
Sürmene’ye gider durumu öğrenir ve hemen Rize’deki konağına
kapanır.

Sürmene ve Of kazaları eskiden beri Tuzcuoğlu taraftarıdır.
Tuzcuoğlu bu kazalardan para ile asker toplar ve Rize’deki
kendi askerleri ile harekete geçer. Muharebeler 7-8 ay kadar
sürer. İk iş olarak Sürmeneli ve Oflu eşkıyalar 23 Temmuz
1816’da kayıklarla Trabzon limanını ele geçirirler,
seferlere mani olup limanı yağmalarlar.
Bu arada Memiş Ağa Tonyalı Hacısalihoğlu Ali ve Abanozoğlu
Süleyman gibi haklarında ferman çıkan ağaların Trabzon
üzerine yürürken kendisine yardımcı olmalarını ister.
Mısırlıoğlu Ali Ağa, Pulathane( Akçaabat) serdarı Mustafa,
Asbet sakinlerinden Kakavanoğlu Hüseyin de bu harekete
katılır. İsyancılar 26 Temmuz 1816’da Tonya ve Akçaabat’ı
ele geçirip Trabzon’u batı tarafında kuşatmışlardı.
Trabzon’u ele geçiren Memiş Ağa muhtelif kimselere görevler
vererek Trabzon sancağını onlar arasında taksim etmeye
başlamıştı. Trabzon kalesinin muhafazasını Hacısalihoğlu
Ali’ye vermiş, Kelalioğlu Ali’yide Tirebolu voyvodalığına
atamıştı. Keşap kalesini ele geçirerek Giresun kalesini ele
geçirmeye çalışan Darçınoğullarına yardım göndermişti.
Kendisi de şarkı karahisar üzerine yürüyüp burayı zapt
ederken Hacısalihoğlu da Gümüşhane üzerine yürümüştür.
Bayburt voyvodası olan Paşazade Sadullah Bey de Kacıoğlu
Osman Bey’in damadıdır ve bu isyanı desteklemektedir.
Ünye’ye çıkan Kaymakam Çeçenzade Hasan Ağa burada ve
bölgedeki askerleri kendi maiyetine alıp hemen Giresun
kalesini elinde bulunduran Darçınoğullarının üzerine yürür.
Bu arada Babiali Bolu, Kasdtamonu, Amasya, Erbaa, Kemah,
Kurcanis, Kuruçay, Tokat, Niksar, Hafik, Yıldızeli, İlikli,
Tozaklar, Divriği, Zile, Sivas bölgelerindeki askerleri de
Süleyman Paşa’nın emrine verir. Destek kuvvetlerin
yardımıyla Kasım 1816da Çeçenzade Trabzon merkezini ele
geçirir. Düzenli kuvvetlere direnemeyen isyancılar dağılmaya
başlar. Bazı ağaların kendisini terkedip Devletten aman
dilemesi üzerine Memiş Ağa önce Rize’deki konağına ordan da
kendisine sadık kalan Of’taki yandaşlarına sığınır. Bu
sırada doğuda Rus tehlikesi devam etmekteydi, Of bölgesi
askeri bir harekata izin vermeyecek kadar dağlık ve
tehlikeli idi. Babiali Ağanın teslimi halinde af edileceğini
ilan etmelerine rağmen Oflular ağayı teslim etmez. Mayıs
1817 de Devlet kuvvetleri Of havalisini dört bir yandan
abluka alır. 25- 30 bin kişilik kuvvet Ofluların üzerine
gönderilir, Oflu köylüler sayıca azlıklarına rağmen 2 ay
direnirler. Tuzcuoğlu Memiş Ağa 26 Ekim 1817 tarihinde
ele geçirildi. 102 yaşındaki Ağa Of’un Çuvaloz köyü
civarında yakalanır; derede abdest alıp iki rekat namaz
kıldıktan sonra cebinden bir şey çıkartıp dereye atmış,
sonrada cellad tarafından kafası uçurulmuştur. Mezarı Of’un
Alona/Makot ( Hayrat) köyündedir. Tuzcuoğlu’nun kesilen başı
İstanbul’a gönderilir.
2- KALCIOĞLU OSMAN BEY VE TUZCUOĞLU MEMİŞ AĞA’NIN OĞLU AHMET
AĞA’NIN İSYANI (1818-1822)
Kalcıoğulları 18 ve 19. yüzyılların ileri gelen ağalarından
idi. Kalcıoğlu 1757 yılında isyan ederek Trabzon’daki beylik
sarayını tahrip ederek oturulmaz hle getirmişti. Tuzcuoğlu
isyanı sonrasında Trabzon Valisi Hazinedarzade Süleyman
Paşa’nın Kalcıoğlu Osman Bey’i Trabzon'dan çıkartarak
Sürmene’de iskana mecbur tutması, isyan hareketlerinde yeni
bir safha açmıştı. Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın damadı ve
Trabzon’un batı yöresi ağalarından olan Kalcıoğlu Osman
Ağa’nın 4-5 bin kişilik maiyeti erkanı ile Sürmene’de
ikamete mecbur edilmesi sonrasında Babiali yeni bir ihtilaf
çıkmasını engellemek için Süleyman Paşayı görevden alır ve
yerine Kaptan – ı deryalıktan azledilen Hüsrev Mehmet
Paşa’yı atamaktadır. Yeni valinin de eski valinin yolunda
gitmesi üzerine Kalcıoğlu Osman Ağa isyanı başlattı.
Sürmene’li Deli Mehmet, Alaybeyoğlu ve Gümrükçüoğlu gibi
bazı ağalarda kendine katıldılar. Trabzon’un batısında
Hacısalihoğlu ve kayınpederi Eynesil ayanından Dedeoğlu
Süleyman’da Görele kazasında hareketlendiler.
Hükümet öncelikle asilerin ele başlarını yakalamaya çalıştı
ve aralarını bozmaya çalıştıysa da, bunlar aralarındaki
birliği bozmadılar ve Dedeoğlu Süleyman Bey’in Görele’yi
basması üzerine isyan başladı. Trabzon valisi Hüsrev Paşa,
Canik Lazistan ve Şarki Karahisar valisinden toplamış olduğu
kuvvetlerle Ocak 1818 de isyancıların üzerine yürüdü.Osman
Bey’in yeğeni Deli Mehmet’in konağı muhasara edildi. Mehmet
Ağa firar ettikten sonra aile efradı yakalanarak Trabzon’a
gönderildi. Daha sonra Dedeoğlu Süleyman Bey’in konağı
kuşatıldı. Üç top ve önemli miktarda cephane ele geçirildi.
Akçaabat’a sevk edilen kuvvetler ise, Kalcıoğlu ve
Hacısalihoğlu kuvvetlerini Tonya’ya firara mecbur etmiş,
maiyetlerinde bulunan Bahadıroğulları, Hacıfettahoğulları,
Pir Ali ve diğerleri suçlarını itiraf ile aman dilemişlerdi.
Vali Hüsrev Paşa bu hareketin elebaşları için idam fermanı
talep ederken, devlet bölgeyi iyice karıştıracak bu talebi
erteledi ve Vali’yi görevden aldı, yerine Salih Paşa’yı
atadı. Salih Paşa’da meseleyi barış yoluyla çözmek
istediysede, kuvvet kullanmak zorunda kaldı. Bu sırada
Devlet doğuda İranlılarla batıda Yunalılarla mücadele
ediyordu. 1821 yılında Tuzcuoğlu Ahmet Ağa kayınpederi
Büberoğlu Memiş Ağa’nın teşvikiyle, eniştesi Kalcıoğlu Osman
Bey’le birleşti, böylece Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın hareketi
esnasında olduğu gibi bunda da bir dağılma evresinden sonra
tekrar canlanma ve hükümet kuvvetlerine taarruz safhası
başlamıştı. Babiali isyanı yatıştırmak için Kapucubaşı
Mehmet Ağa’yı görevlendirir o da köylülerin vergilerin
fazlalığı ve tahsildarların tazyikinden isyan ettiği
gerçeğini fark edip; rastladığı isyancı gruplara vergilerin
tenzil ve borçların affedildiğini söyler. İsyan hafifler,
Tuzcuoğullarından bir kaç kişide devlet hizmetine alınır.
3-ŞATIROĞLU OSMAN BEY’İN AYAKLANMASI (1825)
Şatıroğulları Trabzon’un en eski ailelerinden biridir.
Şatıroğlu Osman Ağa 1810’da Kapıcıbaşı rütbesiyle Trabzon
mütesellimi iken 1815’de Tuzcuoğlu Memiş Ağa’ya karşı
gönderilen kuvvetlerin başına geçmiştir. Kaptan-ı Derya
Hüsrev Mehmet Paşa’nın yerine 125 yılında daha önce Trabzon
kaymakamlığı yapmış bulunan Çeçenzade Hasan Paşa atanana
kadar Trabzon ve Rize havalisinde ortalık bir müddet
yatışmış gibiydi. Fakat Çeçenzade Hasan Paşa Trabzon
valiliğine atandığı zaman aralarında geçimsizlik meydana
geldi. Şatıroğlu Osman Paşa, Çeçenzade ile aralarındaki
geçimsizlik nedeniyle kendini şehirde güvenlikte
hissetmediğinden Yomra yakınlarında kalmaya başladı. Vali
ise onun bu hareketlerinden şüpheye düşmüş, onu Trabzon’dan
uzak bir yere sürdürmek için, İstanbul’a mektuplar
yazıyordu. Şatıroğlu Of, Rize ve Sürmene’li eşkıyalarla
birlikte hareket edip hükümet kuvvetleriyle bir kaç defa
muharebeye girer.Şatıroğlu Erzurum'a başka bir Devlet
göreviyle gönderilir ve olaylar yatışır.
4- SÜRMENE İSYANLARI
Rus savaşı sonrasında Doğu Karadeniz’deki tahribat çok büyük
olmuştu. 1829 ürünü tamamen tahrip olmuş 1830 hasadı ise çok
azdı, kıtlık yaşanıyordu. 1828 yılında Anapa civarındaki
Çerkes kabileleri arasında baş gösteren veba salgını 1830
yılında bölgeyi kasıp kavuruyor, insanlar ölüyordu.
Trabzon valisi o yıl Sürmene’den 200 bin kuruş vergi istedi.
Şartlara göre çok ağır bir vergi idi. 2 bin Sürmeneli aile
vergiyi ödemeyi reddetti, kıtlık ve salgın hastalık altında
kimse bu vergiyi veremezdi. Üç Sürmene Ağası Vali Osman
Paşa’ya şikayet için gidice Vali bunları boğdurttu. Devlet
sindirme yöntemiyle o yılki 200 bin kuruşu toplamayı
başardı. Ertesi yıl ise kıtlık devam ediyordu ve hasat yine
kötüydü. Devlet bu sefer 500 bin kuruş vergi isteyince bu
sefer 4000 aile vergi ödemeyi,i reddetti. A. Bryer’e göre
çıkan karışıklıkta halktan 20 kişi öldürüldü. Olaylar devam
ederken Mısır seferi için Sürmene’den 500 asker istenir.
Mütesellim Ali Bey asker toplamak için gelince silahla
karşılanır ve 6 saatlik bir çatışma olur. Ali Bey canını
kurtararak Trabzon’a gelir. Canik’te bulunan Hazinedarzade
Osman Paşa Karahisar – ı Şarki mütesellimi olan kardeşi
mirmirandan Memiş Paşa’yı külliyetli asker ile Sürmene'ye
gönderir ama Sürmeneli köylüler tarafından bozguna
uğratılırlar.
1241 yılında önemli miktarda asker Trabzon’a hareket eder,
Sürmeneliler de karşı koymak için hazırlık yaparlar. Hicri
21 Muharrem 1241’de Trabzondan harekete geçen Osman Paşa
kuvvetleri Tirebolu ayanı kahyaoğlu Emin Ağa komutasındaki
7000 kişilik orduyu da sahil kolundan deniz ve karadan
Sürmeneyte gönderirken, kayıklarla toplar da sevk edilmişti.
İki taraf arasında Yanbolu deresi boyunca 6 saat kadar süren
şiddetli çarpışmalar olur. Hükümet kuvvetleri ilerleyemez.
Ertesi gün tekrar başlayan çarpışmalar sonucu köylüler
bozguna uğratılır ve Emin Ağa komutasındaki kuvvetler
sahilden Sürmene’ye girerek Araklı, Çavuşlu ve Mahno’ya
girerler. Sürmenedeki 10 adet ağa konağı yıkılarak
yağmalanır. Esir edilen 200 asi Trabzon’a gönderilirken,
ağalar ve diğerleri yaylaya çekilerek kuvvetlerini tekrar
toplamaya çalışırlar. Osman Paşa Gümüşhane tarafından
gönderdiği kuvvetlerle yayladaki konakları da yaktırıp,
isyanı sindirir.(4 temmuz 1832)
5- TUZCUOĞLU MEMİŞ AĞANIN KARDEŞİNİN OĞULLARI TAHİR,
ABDÜLKADİR VE ABDÜLAZİZ AĞALARIN İSYANI(1832-1834)
Hükümet, Mısır’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanıyla
uğraştığından Trabzon’dan bu sefere katılmak için kuvvet
istenir. Rize mütesellimi Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın kardeşinin
oğlu Tahir Ağa da 750 askerle bu sefere katılmaya mecbur
edilir. Fakat Tahir Ağa Sürmene’de çıkan olaylar üzerine bu
göreve icabet etmez. Tam tersine Sürmene’den kaçan köylü ve
eşkıyalara para ve yiyecek yardımı yapar. Vali topladığı
kuvvetlerin bir kısmı ile Trabzon’dan ayrıldığında Tuzcuoğlu
Abdülkadir Gönye sancağına giderek burada Mısır seferi için
asker toplayan görevli askerleri esir eder. Gönye
mütesellimi Süleyman Bey bir gün direnirse de toplarını ve
emrindeki askerleri bir gemiye bindirerek Batum’a kaçar.
Tuzcuoğulları bu arada Of ve Sürmene’yi ayaklandırmaya
çalışmaktadır. Babiali olayların vahameti üzerine Osman
Paşanın Mısır ordusundan ayrılıp asilerin üzerine yürümesini
ister.
Bu arda Abdülkadir Ağa Gönye’yi müteakip Livana (Artvin)
kazasına girmişti. Şehrin eşrafından Ali Bey’in kardeşi
Recep Bey, Sülü Bey ve Laz Aslan bey maiyetleri ile birlikte
Abdülkadir Ağanın emrine girmiş, kasabayı emirleri altına
almıştı.Osman Paş’nın isteği üzerine Çıldır Beylerbeyi Ahmet
Paşa, Ekim 1832’de asilerin üzerine oğlu Aslan Ali Bey
vasıtası ile kuvvet gönderir. Bunlar Abdülkadir Ağa’nın
kuvvetlerini bozguna gönderir. Abdülkadir Ağa firara mecbur
kalır. Osman Paşa’nın Trabzon’a bastırılmasından önce
Abdülkadir Ağa ve adamları af için müracat ettiler. Vali ise
idam talep etmektedir. Münir Aktepe’nin aktarımında Mehmet
Hüsren Paşa’nın sadrazama “Bunlar pek sağlam ayakkabı
değiller, ancak devletin şu sıralarda askere ihtiyacı
vardır. Daha büyük olaylar çıkmaması için şimdilik onları
kullanalım ve İstanbul'a çağırıp bir müddet işi idare
edelim” şeklinde görüş bildirmektedir. Bu görüş kabul edilir
ve Abdülkadir Ağa 1833’de İstanbula sürülür, mesele şimdilik
kapanır.
Abdülkadir Ağa İstanbul’da ikamet ederken ,Trabzon’da
Kalcıoğlu Osman Bey, Vali Hazinedarzade Osman Paşa ile
uyuşamıyordu. Abdülkadir Ağa’yı gizlice Trabzon’a
çağırıyordu. Abdülkadir Ağa İstanbulda 7-8 ay geçirdikten
sonra memleketi Rize’ye dönmüştü. Vergi meselesini bahane
edip Rize’de tekrar isyan bayrağı açtı. Tuzcuoğlu Abdülkadir
Ağa 3 bin adamıyla Gönye sancağı üzerine yürür ve Gönye
mütesellimi Musa ağayı konağında muhasara altına alır.
Kardeşi Tahir Ağa’da Sürmene’ye gelir. İsyana hazırlıklı
olan Osman Paşa Gönye’ye 6 bin asker ve 8-10 gemi
gönderirken, Sürmeneyi alan Tuzcuoğlu Tahir’e karşı mücadele
veren Şatıroğlu Osman Paşa’ya 8 bin askerlik yardım
gönderir.Tuzcuoğlu kuvvetleri Viçe ( Fındıklı ) da çembere
alınır. Asilerin bir kısmı Pazar ( Atina )’a çekilir oradada
tutunamayıp Rizeye kaçarlar. Sürmene tarafında başlayan
isyan da bastırılır. 17 mart 1833 günü ilk bozgun yaşanır.
Osman Paşa isyan hareketini bastırırken son derece
acımasızdır isyancıları hemen öldürüyor ve evlerini
yakıyordu. Sürmene çarşısı tamamen yakıldı, bir daha
kullanılamayacak derece tahrip edildi, sonra Of’a yüründü. O
yıllarda Trabzon Valisi Osman Paşa’nın katipliğini yapmakta
olan, şair Bayburtlu Zihni Hazinedarzade bu isyan ve Osman
Paşayı hakkında şu şiiri yazmıştı:
“ Zahiri uymaz idi batınına
Seyf-i gaddar idi girmiş kınına
Yaktı yıktı Of ile Sürmene’yi
Taşa tuttu Arafat ile Mine’yi”
Bu olaylar da Osman Paşa isyancı Ağaların konaklarını
yağmalatıp yaktırdıktan sonra, bunların bir daha güç
kazanmasını engellemek için dükkanlarını ve Halanikteki
Sürmene çarşısınıda yok etmiştir. Bir kaç yıl sonra yeni
çarşı Humurgan’da yapılanacaktır. Bu olaylarda Hükümetin
tarafını tutan Yakupoğulları Memiş Ağa bu olaydan sonra
güçlenmiş, zenginleşerek Kastel mevkiindeki konağı
yaptırmıştır.
Tahir Ağa, oğlu ve Abdülkadir Ağa Rize’ye firar ederek,
oradaki konaklarına sığınırlar ve bu konakların çevresine
kazdırmış oldukları siperlere binlerce Rize’liyi
yerleştirerek savunmaya geçerler. Hükümet kuvvetleri
siperlerin karşısında siper kazdırarak muharebeye başlanır.
Tahir, abdülkadir ve Abdülaziz ağalar gece vakti Of’a
kaçarlar. 30 Mart 1834’de konakları yağmalanır ve yakılır.
Of’ta hala Tuzcuoğullarını destekleyen ağalar vardı.
Bunlardan Of’un Hastikoz köyünden Yakupoğlu namındaki Ağa,
Osman paşa kuvvetlerinin üzerine Solaklı deresi ağzında
saldırır. Bir kaç askeri öldürür ve yirmi sandık cephaneyi
de alarak köye çekilirler. Bu ağanın canlı ele geçirilmesini
isteyen Osman Paşa, Of köylerini yaka yaka yaptığı ıslahat
neticesinde onu ele geçirir ve Of’ta bir kavak ağacına
astırır.( Hasa Umur , Of muharebeleri).
Trabzon Valisi Osman Paşa, Of havalisi halkına hitaben bir
beyanatta bulunur. Tuzcuoğlu ailesine bin kese altın
karşılığında af edileceklerini teslim olmalarını ister. Of
kuşatma altına alınınca, Abdülkadir Ağa 60 kişilik
maiyetiyle Bayburt’un Karzeyi süfla Kariyesine kaçar.
Bayburt Voyvodası İsmail Bey tarafından yakalanır, oradan
Erzuruma gönderilerek boynu vurdurulur ve kellesi İstanbul’a
gönderilir. Tuzcuoğulları bu olaydan sonra Ruscuk- Varna’ya
sürülürler.
kaynak:
*Yazı Mehmet Bilgin ve Ömer Yıldırım’ın Sürmene adlı
eserinden özetlenerek aktarılmıştır.
Yazarların Anthony Bryer (The Last Laz Rising and dawnfall
of the Pontic Derebeys-Son Laz yükselişi ve Karadeniz
derebeylerinin çöküşü) adlı kitaptan büyük ölçüde
faydalandıkları görülmektedir.
|