TUZCUOĞLU İSYANI

1715 yılında doğmuş bulunan; Tuzcuoğlu Memiş Ağa, Hopa şehri eşraflarından Hamdi Bey’in oğlu ve Erzurum valisi Ahmet Paşa’nın yeğenidir.

Memiş Ağa Rize ile Hopa arasındaki kazaların vergisini devlete peşin olarak ödeyerek, köylere devletin tahsildar sokmasını engelliyor askerlik çağına gelen gençleri kendi etrafında topluyordu.

Devlet savaş ve seferlerde Anadolu’daki ayanlardan asker ister ve onlara çeşitli görevler verirdi. 1812’de Tuzcuoğlu Memiş Ağa’ya yararlılıklarından ötürü Kapucubaşılık rütbesi yanında, yaşının çok ilerlemiş olmasına rağmen; Trabzon ve Rize taraflarından toplanan askerlerin muhafızlığı şartı ile Hazinederzade Süleyman Ağa’dan boşalan Gönye Sancağı da verilmişti.1811 yılında Devletin Trabzon Valiliğine a atadığı Çavuşbaşı Ahmet Azizi Paşa halk tarafından kabul görmedi, Of ve Sürmene’de eşkıyalar türedi. Bunun üzerine Çeçenzade Hasan Ağa Trabzon’a kaymakam olarak atandı. Hasan Ağa da Canik’ten sağladığı askerleriyle Trabzon’a gelirken tüm iskelelere uğrayarak, tüm derebeyleri hizaya getirdi. Trabzon’un batı taraflarındaki ağaları yola getiren Hasan Ağa, Trabzon’a gelince Tonya’da mütegalibelik yapan Hacısalihoğlu Ali Ağa’nın üzerine yürüdü. Ali Ağa Of’a kaçarak buradaki ağalara sığındı. Sıranın kendilerine geldiğini gören Of ve Sürmene ağaları Vali Süleyman paşa’ya haber salarak gerekli vergi ve salmaları vereceklerini söylediler. Süleuman Paşa’da herbirini kendi yerinde mütesellim yaptı ve birkaç yıl Trabzon’da gürültü çıkmadı( Mahmut Goloğlu, Trabzon tarihi).

 


Ahmet Cevdet Paşa’nın ve Münir Aktepe’nin Tuzcuoğlu isyanı(sf23) adlı kitaplarında vali Süleyman paşa’nın Faş kalesi muhafazasına memur iken Memiş Ağa’dan 250 bin kuruş borç aldığı, bunu ödemeyi aynı miktarda yeniden borç istediğinde istediğini alamaması üzerine Memiş Ağa’ya garaz bağladığı ve İstanbul’a onu asi göstermek için elinden geleni yaptığı belirtilmektedir. Sultan 2. Mahmut İstanbul’da merkezi otoriteyi güçlendirmeye çalışırken Doğu Karadeniz’in yerli ağaları dayanışma içerisinde Rize, Hopa, Of, Sürmene havalisinde halkı kendilerinden başka otoriteyi tanımamaya zorluyorlardı. Hazinedarzade Süleyman Paşa Trabzon Valisi olmasına rağmen Tuzcuoğluna emirlerini dinletememektedir. Süleyman Paşa merkeze şikayetlerini zamanla arttırmış ve Tuzcuoğlunun Kapucubaşılık görevinin alınmasına ve soruşturma yapılmasına neden olmuştu. Yapılan ilk soruşturma da Tuzcuoğlu aklanır. Daha sonra hakkında ferman çıkarılan ve bir türlü ele geçmeyen Tonya ağası Hacısalihoğlunu sakladığı ortaya çıkınca Süleyman Paşa’nında ısrarıyla Tuzcuoğlu’nun idamına ve mallarına el konulmasına dair ferman çıktı. Trabzon’daki Valiye gizlice ulaştırılan bu emir üzerine Vali Memiş Ağa’yı tuzağa düşürmek istedi. Vali, Hopa’ya gider ve Ağaya Sürmene taraflarında bazı ağaların şekavet ettiğini, emir dinlemediklerini, isyan havası içine girdikleri için tediplerinin iktiza ettiğini bu emri bizzat Trabzon’da bulunan Kaymakam Çeçenzade Hasan Ağa’ya ulaştırmasını ister. Amaç Memiş Ağa’yı bir an önce bölgeden uzaklaştırıp Trabzon’a göndermek ve Çeçenzade eli ile idam ettirmektir. Fakat Tuzcuoğlu bu hileye kanmaz Sürmene’ye gider durumu öğrenir ve hemen Rize’deki konağına kapanır.

Sürmene ve Of kazaları eskiden beri Tuzcuoğlu taraftarıdır. Tuzcuoğlu bu kazalardan para ile asker toplar ve Rize’deki kendi askerleri ile harekete geçer. Muharebeler 7-8 ay kadar sürer. İk iş olarak Sürmeneli ve Oflu eşkıyalar 23 Temmuz 1816’da kayıklarla Trabzon limanını ele geçirirler, seferlere mani olup limanı yağmalarlar.

Bu arada Memiş Ağa Tonyalı Hacısalihoğlu Ali ve Abanozoğlu Süleyman gibi haklarında ferman çıkan ağaların Trabzon üzerine yürürken kendisine yardımcı olmalarını ister. Mısırlıoğlu Ali Ağa, Pulathane( Akçaabat) serdarı Mustafa, Asbet sakinlerinden Kakavanoğlu Hüseyin de bu harekete katılır. İsyancılar 26 Temmuz 1816’da Tonya ve Akçaabat’ı ele geçirip Trabzon’u batı tarafında kuşatmışlardı. Trabzon’u ele geçiren Memiş Ağa muhtelif kimselere görevler vererek Trabzon sancağını onlar arasında taksim etmeye başlamıştı. Trabzon kalesinin muhafazasını Hacısalihoğlu Ali’ye vermiş, Kelalioğlu Ali’yide Tirebolu voyvodalığına atamıştı. Keşap kalesini ele geçirerek Giresun kalesini ele geçirmeye çalışan Darçınoğullarına yardım göndermişti. Kendisi de şarkı karahisar üzerine yürüyüp burayı zapt ederken Hacısalihoğlu da Gümüşhane üzerine yürümüştür. Bayburt voyvodası olan Paşazade Sadullah Bey de Kacıoğlu Osman Bey’in damadıdır ve bu isyanı desteklemektedir.

Ünye’ye çıkan Kaymakam Çeçenzade Hasan Ağa burada ve bölgedeki askerleri kendi maiyetine alıp hemen Giresun kalesini elinde bulunduran Darçınoğullarının üzerine yürür. Bu arada Babiali Bolu, Kasdtamonu, Amasya, Erbaa, Kemah, Kurcanis, Kuruçay, Tokat, Niksar, Hafik, Yıldızeli, İlikli, Tozaklar, Divriği, Zile, Sivas bölgelerindeki askerleri de Süleyman Paşa’nın emrine verir. Destek kuvvetlerin yardımıyla Kasım 1816da Çeçenzade Trabzon merkezini ele geçirir. Düzenli kuvvetlere direnemeyen isyancılar dağılmaya başlar. Bazı ağaların kendisini terkedip Devletten aman dilemesi üzerine Memiş Ağa önce Rize’deki konağına ordan da kendisine sadık kalan Of’taki yandaşlarına sığınır. Bu sırada doğuda Rus tehlikesi devam etmekteydi, Of bölgesi askeri bir harekata izin vermeyecek kadar dağlık ve tehlikeli idi. Babiali Ağanın teslimi halinde af edileceğini ilan etmelerine rağmen Oflular ağayı teslim etmez. Mayıs 1817 de Devlet kuvvetleri Of havalisini dört bir yandan abluka alır. 25- 30 bin kişilik kuvvet Ofluların üzerine gönderilir, Oflu köylüler sayıca azlıklarına rağmen 2 ay direnirler. Tuzcuoğlu Memiş Ağa 26 Ekim 1817 tarihinde ele geçirildi. 102 yaşındaki Ağa Of’un Çuvaloz köyü civarında yakalanır; derede abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra cebinden bir şey çıkartıp dereye atmış, sonrada cellad tarafından kafası uçurulmuştur. Mezarı Of’un Alona/Makot ( Hayrat) köyündedir. Tuzcuoğlu’nun kesilen başı İstanbul’a gönderilir.

2- KALCIOĞLU OSMAN BEY VE TUZCUOĞLU MEMİŞ AĞA’NIN OĞLU AHMET AĞA’NIN İSYANI (1818-1822)

Kalcıoğulları 18 ve 19. yüzyılların ileri gelen ağalarından idi. Kalcıoğlu 1757 yılında isyan ederek Trabzon’daki beylik sarayını tahrip ederek oturulmaz hle getirmişti. Tuzcuoğlu isyanı sonrasında Trabzon Valisi Hazinedarzade Süleyman Paşa’nın Kalcıoğlu Osman Bey’i Trabzon'dan çıkartarak Sürmene’de iskana mecbur tutması, isyan hareketlerinde yeni bir safha açmıştı. Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın damadı ve Trabzon’un batı yöresi ağalarından olan Kalcıoğlu Osman Ağa’nın 4-5 bin kişilik maiyeti erkanı ile Sürmene’de ikamete mecbur edilmesi sonrasında Babiali yeni bir ihtilaf çıkmasını engellemek için Süleyman Paşayı görevden alır ve yerine Kaptan – ı deryalıktan azledilen Hüsrev Mehmet Paşa’yı atamaktadır. Yeni valinin de eski valinin yolunda gitmesi üzerine Kalcıoğlu Osman Ağa isyanı başlattı. Sürmene’li Deli Mehmet, Alaybeyoğlu ve Gümrükçüoğlu gibi bazı ağalarda kendine katıldılar. Trabzon’un batısında Hacısalihoğlu ve kayınpederi Eynesil ayanından Dedeoğlu Süleyman’da Görele kazasında hareketlendiler.

Hükümet öncelikle asilerin ele başlarını yakalamaya çalıştı ve aralarını bozmaya çalıştıysa da, bunlar aralarındaki birliği bozmadılar ve Dedeoğlu Süleyman Bey’in Görele’yi basması üzerine isyan başladı. Trabzon valisi Hüsrev Paşa, Canik Lazistan ve Şarki Karahisar valisinden toplamış olduğu kuvvetlerle Ocak 1818 de isyancıların üzerine yürüdü.Osman Bey’in yeğeni Deli Mehmet’in konağı muhasara edildi. Mehmet Ağa firar ettikten sonra aile efradı yakalanarak Trabzon’a gönderildi. Daha sonra Dedeoğlu Süleyman Bey’in konağı kuşatıldı. Üç top ve önemli miktarda cephane ele geçirildi. Akçaabat’a sevk edilen kuvvetler ise, Kalcıoğlu ve Hacısalihoğlu kuvvetlerini Tonya’ya firara mecbur etmiş, maiyetlerinde bulunan Bahadıroğulları, Hacıfettahoğulları, Pir Ali ve diğerleri suçlarını itiraf ile aman dilemişlerdi. Vali Hüsrev Paşa bu hareketin elebaşları için idam fermanı talep ederken, devlet bölgeyi iyice karıştıracak bu talebi erteledi ve Vali’yi görevden aldı, yerine Salih Paşa’yı atadı. Salih Paşa’da meseleyi barış yoluyla çözmek istediysede, kuvvet kullanmak zorunda kaldı. Bu sırada Devlet doğuda İranlılarla batıda Yunalılarla mücadele ediyordu. 1821 yılında Tuzcuoğlu Ahmet Ağa kayınpederi Büberoğlu Memiş Ağa’nın teşvikiyle, eniştesi Kalcıoğlu Osman Bey’le birleşti, böylece Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın hareketi esnasında olduğu gibi bunda da bir dağılma evresinden sonra tekrar canlanma ve hükümet kuvvetlerine taarruz safhası başlamıştı. Babiali isyanı yatıştırmak için Kapucubaşı Mehmet Ağa’yı görevlendirir o da köylülerin vergilerin fazlalığı ve tahsildarların tazyikinden isyan ettiği gerçeğini fark edip; rastladığı isyancı gruplara vergilerin tenzil ve borçların affedildiğini söyler. İsyan hafifler, Tuzcuoğullarından bir kaç kişide devlet hizmetine alınır.
 

 

3-ŞATIROĞLU OSMAN BEY’İN AYAKLANMASI (1825)

Şatıroğulları Trabzon’un en eski ailelerinden biridir. Şatıroğlu Osman Ağa 1810’da Kapıcıbaşı rütbesiyle Trabzon mütesellimi iken 1815’de Tuzcuoğlu Memiş Ağa’ya karşı gönderilen kuvvetlerin başına geçmiştir. Kaptan-ı Derya Hüsrev Mehmet Paşa’nın yerine 125 yılında daha önce Trabzon kaymakamlığı yapmış bulunan Çeçenzade Hasan Paşa atanana kadar Trabzon ve Rize havalisinde ortalık bir müddet yatışmış gibiydi. Fakat Çeçenzade Hasan Paşa Trabzon valiliğine atandığı zaman aralarında geçimsizlik meydana geldi. Şatıroğlu Osman Paşa, Çeçenzade ile aralarındaki geçimsizlik nedeniyle kendini şehirde güvenlikte hissetmediğinden Yomra yakınlarında kalmaya başladı. Vali ise onun bu hareketlerinden şüpheye düşmüş, onu Trabzon’dan uzak bir yere sürdürmek için, İstanbul’a mektuplar yazıyordu. Şatıroğlu Of, Rize ve Sürmene’li eşkıyalarla birlikte hareket edip hükümet kuvvetleriyle bir kaç defa muharebeye girer.Şatıroğlu Erzurum'a başka bir Devlet göreviyle gönderilir ve olaylar yatışır.

4- SÜRMENE İSYANLARI

Rus savaşı sonrasında Doğu Karadeniz’deki tahribat çok büyük olmuştu. 1829 ürünü tamamen tahrip olmuş 1830 hasadı ise çok azdı, kıtlık yaşanıyordu. 1828 yılında Anapa civarındaki Çerkes kabileleri arasında baş gösteren veba salgını 1830 yılında bölgeyi kasıp kavuruyor, insanlar ölüyordu.

Trabzon valisi o yıl Sürmene’den 200 bin kuruş vergi istedi. Şartlara göre çok ağır bir vergi idi. 2 bin Sürmeneli aile vergiyi ödemeyi reddetti, kıtlık ve salgın hastalık altında kimse bu vergiyi veremezdi. Üç Sürmene Ağası Vali Osman Paşa’ya şikayet için gidice Vali bunları boğdurttu. Devlet sindirme yöntemiyle o yılki 200 bin kuruşu toplamayı başardı. Ertesi yıl ise kıtlık devam ediyordu ve hasat yine kötüydü. Devlet bu sefer 500 bin kuruş vergi isteyince bu sefer 4000 aile vergi ödemeyi,i reddetti. A. Bryer’e göre çıkan karışıklıkta halktan 20 kişi öldürüldü. Olaylar devam ederken Mısır seferi için Sürmene’den 500 asker istenir. Mütesellim Ali Bey asker toplamak için gelince silahla karşılanır ve 6 saatlik bir çatışma olur. Ali Bey canını kurtararak Trabzon’a gelir. Canik’te bulunan Hazinedarzade Osman Paşa Karahisar – ı Şarki mütesellimi olan kardeşi mirmirandan Memiş Paşa’yı külliyetli asker ile Sürmene'ye gönderir ama Sürmeneli köylüler tarafından bozguna uğratılırlar.

1241 yılında önemli miktarda asker Trabzon’a hareket eder, Sürmeneliler de karşı koymak için hazırlık yaparlar. Hicri 21 Muharrem 1241’de Trabzondan harekete geçen Osman Paşa kuvvetleri Tirebolu ayanı kahyaoğlu Emin Ağa komutasındaki 7000 kişilik orduyu da sahil kolundan deniz ve karadan Sürmeneyte gönderirken, kayıklarla toplar da sevk edilmişti. İki taraf arasında Yanbolu deresi boyunca 6 saat kadar süren şiddetli çarpışmalar olur. Hükümet kuvvetleri ilerleyemez. Ertesi gün tekrar başlayan çarpışmalar sonucu köylüler bozguna uğratılır ve Emin Ağa komutasındaki kuvvetler sahilden Sürmene’ye girerek Araklı, Çavuşlu ve Mahno’ya girerler. Sürmenedeki 10 adet ağa konağı yıkılarak yağmalanır. Esir edilen 200 asi Trabzon’a gönderilirken, ağalar ve diğerleri yaylaya çekilerek kuvvetlerini tekrar toplamaya çalışırlar. Osman Paşa Gümüşhane tarafından gönderdiği kuvvetlerle yayladaki konakları da yaktırıp, isyanı sindirir.(4 temmuz 1832)

5- TUZCUOĞLU MEMİŞ AĞANIN KARDEŞİNİN OĞULLARI TAHİR, ABDÜLKADİR VE ABDÜLAZİZ AĞALARIN İSYANI(1832-1834)

Hükümet, Mısır’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanıyla uğraştığından Trabzon’dan bu sefere katılmak için kuvvet istenir. Rize mütesellimi Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın kardeşinin oğlu Tahir Ağa da 750 askerle bu sefere katılmaya mecbur edilir. Fakat Tahir Ağa Sürmene’de çıkan olaylar üzerine bu göreve icabet etmez. Tam tersine Sürmene’den kaçan köylü ve eşkıyalara para ve yiyecek yardımı yapar. Vali topladığı kuvvetlerin bir kısmı ile Trabzon’dan ayrıldığında Tuzcuoğlu Abdülkadir Gönye sancağına giderek burada Mısır seferi için asker toplayan görevli askerleri esir eder. Gönye mütesellimi Süleyman Bey bir gün direnirse de toplarını ve emrindeki askerleri bir gemiye bindirerek Batum’a kaçar. Tuzcuoğulları bu arada Of ve Sürmene’yi ayaklandırmaya çalışmaktadır. Babiali olayların vahameti üzerine Osman Paşanın Mısır ordusundan ayrılıp asilerin üzerine yürümesini ister.

Bu arda Abdülkadir Ağa Gönye’yi müteakip Livana (Artvin) kazasına girmişti. Şehrin eşrafından Ali Bey’in kardeşi Recep Bey, Sülü Bey ve Laz Aslan bey maiyetleri ile birlikte Abdülkadir Ağanın emrine girmiş, kasabayı emirleri altına almıştı.Osman Paş’nın isteği üzerine Çıldır Beylerbeyi Ahmet Paşa, Ekim 1832’de asilerin üzerine oğlu Aslan Ali Bey vasıtası ile kuvvet gönderir. Bunlar Abdülkadir Ağa’nın kuvvetlerini bozguna gönderir. Abdülkadir Ağa firara mecbur kalır. Osman Paşa’nın Trabzon’a bastırılmasından önce Abdülkadir Ağa ve adamları af için müracat ettiler. Vali ise idam talep etmektedir. Münir Aktepe’nin aktarımında Mehmet Hüsren Paşa’nın sadrazama “Bunlar pek sağlam ayakkabı değiller, ancak devletin şu sıralarda askere ihtiyacı vardır. Daha büyük olaylar çıkmaması için şimdilik onları kullanalım ve İstanbul'a çağırıp bir müddet işi idare edelim” şeklinde görüş bildirmektedir. Bu görüş kabul edilir ve Abdülkadir Ağa 1833’de İstanbula sürülür, mesele şimdilik kapanır.

Abdülkadir Ağa İstanbul’da ikamet ederken ,Trabzon’da Kalcıoğlu Osman Bey, Vali Hazinedarzade Osman Paşa ile uyuşamıyordu. Abdülkadir Ağa’yı gizlice Trabzon’a çağırıyordu. Abdülkadir Ağa İstanbulda 7-8 ay geçirdikten sonra memleketi Rize’ye dönmüştü. Vergi meselesini bahane edip Rize’de tekrar isyan bayrağı açtı. Tuzcuoğlu Abdülkadir Ağa 3 bin adamıyla Gönye sancağı üzerine yürür ve Gönye mütesellimi Musa ağayı konağında muhasara altına alır. Kardeşi Tahir Ağa’da Sürmene’ye gelir. İsyana hazırlıklı olan Osman Paşa Gönye’ye 6 bin asker ve 8-10 gemi gönderirken, Sürmeneyi alan Tuzcuoğlu Tahir’e karşı mücadele veren Şatıroğlu Osman Paşa’ya 8 bin askerlik yardım gönderir.Tuzcuoğlu kuvvetleri Viçe ( Fındıklı ) da çembere alınır. Asilerin bir kısmı Pazar ( Atina )’a çekilir oradada tutunamayıp Rizeye kaçarlar. Sürmene tarafında başlayan isyan da bastırılır. 17 mart 1833 günü ilk bozgun yaşanır. Osman Paşa isyan hareketini bastırırken son derece acımasızdır isyancıları hemen öldürüyor ve evlerini yakıyordu. Sürmene çarşısı tamamen yakıldı, bir daha kullanılamayacak derece tahrip edildi, sonra Of’a yüründü. O yıllarda Trabzon Valisi Osman Paşa’nın katipliğini yapmakta olan, şair Bayburtlu Zihni Hazinedarzade bu isyan ve Osman Paşayı hakkında şu şiiri yazmıştı:

“ Zahiri uymaz idi batınına

Seyf-i gaddar idi girmiş kınına

Yaktı yıktı Of ile Sürmene’yi

Taşa tuttu Arafat ile Mine’yi”

Bu olaylar da Osman Paşa isyancı Ağaların konaklarını yağmalatıp yaktırdıktan sonra, bunların bir daha güç kazanmasını engellemek için dükkanlarını ve Halanikteki Sürmene çarşısınıda yok etmiştir. Bir kaç yıl sonra yeni çarşı Humurgan’da yapılanacaktır. Bu olaylarda Hükümetin tarafını tutan Yakupoğulları Memiş Ağa bu olaydan sonra güçlenmiş, zenginleşerek Kastel mevkiindeki konağı yaptırmıştır.

Tahir Ağa, oğlu ve Abdülkadir Ağa Rize’ye firar ederek, oradaki konaklarına sığınırlar ve bu konakların çevresine kazdırmış oldukları siperlere binlerce Rize’liyi yerleştirerek savunmaya geçerler. Hükümet kuvvetleri siperlerin karşısında siper kazdırarak muharebeye başlanır. Tahir, abdülkadir ve Abdülaziz ağalar gece vakti Of’a kaçarlar. 30 Mart 1834’de konakları yağmalanır ve yakılır.

Of’ta hala Tuzcuoğullarını destekleyen ağalar vardı. Bunlardan Of’un Hastikoz köyünden Yakupoğlu namındaki Ağa, Osman paşa kuvvetlerinin üzerine Solaklı deresi ağzında saldırır. Bir kaç askeri öldürür ve yirmi sandık cephaneyi de alarak köye çekilirler. Bu ağanın canlı ele geçirilmesini isteyen Osman Paşa, Of köylerini yaka yaka yaptığı ıslahat neticesinde onu ele geçirir ve Of’ta bir kavak ağacına astırır.( Hasa Umur , Of muharebeleri).

Trabzon Valisi Osman Paşa, Of havalisi halkına hitaben bir beyanatta bulunur. Tuzcuoğlu ailesine bin kese altın karşılığında af edileceklerini teslim olmalarını ister. Of kuşatma altına alınınca, Abdülkadir Ağa 60 kişilik maiyetiyle Bayburt’un Karzeyi süfla Kariyesine kaçar. Bayburt Voyvodası İsmail Bey tarafından yakalanır, oradan Erzuruma gönderilerek boynu vurdurulur ve kellesi İstanbul’a gönderilir. Tuzcuoğulları bu olaydan sonra Ruscuk- Varna’ya sürülürler.



kaynak:
*Yazı Mehmet Bilgin ve Ömer Yıldırım’ın Sürmene adlı eserinden özetlenerek aktarılmıştır.
Yazarların Anthony Bryer (The Last Laz Rising and dawnfall of the Pontic Derebeys-Son Laz yükselişi ve Karadeniz derebeylerinin çöküşü) adlı kitaptan büyük ölçüde faydalandıkları görülmektedir.