ANA SAYFA

 

 

İstanbul''un ve Türkiye''nin ilk panoramik müzesi

İstanbul''un fethi Panoramik 1453 ile canlanıyor!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 3.000 metrekarelik resim alanıyla dünyanın en büyük panoramik resmine sahip ve dünyanın ilk ''tam panoramik'' müzesi niteliğini taşıyan Panorama 1453''ü, İstanbullular''ın hizmetine sunmaya hazırlanıyor.

Müzede, Fatih Sultan Mehmet''in İstanbul''u fethettiği 29 Mayıs 1453 sabahının canlandırıldığı dünyanın en büyük kubbe içi resminin baskısı, Canon''un renk ve baskı kalitesiyle öne çıkan makinesi image PROGRAF iPF9000 ile Canon WaterResistant Art Canvas(tuval bezi) ile yapıldı.

Faaliyette bulunduğu ülkelerde tarihi ve kültürel değerlere verdiği büyük önemi farklı projelerle ortaya koyan Canon, Topkapı Şehir Parkı''nda ziyarete açılacak olan ''Panorama 1453 Müzesi''nde ilginç bir çalışmaya imza attı.

Dünyanın en büyük panoramik resmine sahip olacak müzenin 3.000 metrekarelik iç alanında, tamamen tuval üzerine basılmış İstanbul''un fetih anını canlandıran resmin baskısı, Canon''un imagePROGRAF iPF9000 Geniş Format Yazıcısında yapıldı ve baskı için Canon marka kanvas kağıt kullanıldı.

imagePROGRAF iPF9000 ile basılanlar 100 yıl eskimiyor!

2005 yılında düzenlenen bir ihalede projeyi üstlenen Elif Video ile ortak bir çalışma yürüten Canon, 152 cm genişliğinde hızlı ve kaliteli yazıcıya ihtiyaç duyulan projede, iç mekanda 100 yılı aşan baskı kalitesi ve renk dayanıklılığı sunan pigment mürekkep kullanan Canon imagePROGRAF iPF9000 baskı makinesiyle yer aldı.

Proje kapsamında ayrıca, suya dayanıklı ve sanatsal baskılarda yüksek kalite sunan Water Resistance Art Canvas 60" kağıt kullanıldı. Baskı kalitesi ve yüzey dayanıklılığın sürekliliğinin sağlanması; müşterinin sürekli ve aynı çevre koşulları içeren bir ortamda baskıları yapabilmesi için 3.000 m2''lik çalışma 3-4 ay gibi kısa bir sürede ve aralıksız yapıldı. Bu işlemler sırasında uzun baskılarda mürekkepin yazdırma işlemine ara vermeden baskı yapılmasına imkan veren iPF9000 büyük avantaj sağladı.

Kuşatmanın en hareketli anının canlandırıldığı panoramik resim, 40 m. çapında ve dairesel bir şekilde inşa edilen müze binasının iç duvarlarına yapıştırıldı. 3 bin metrekarelik dev resim, panoramik yapısıyla ziyaretçiyi 360 derece kuşatacak.

Alanın ortasında yer alan 10 metre çapındaki dönen dairesel platform üzerinde duracak ziyaretçiler, kendilerini gerçek boyuttaki binlerce askerin arasında, fetih anının tam ortasında bulacak.

Canon ürünleri ve ekibine övgü

Panorama 1453''ün koordinatörü, ressam ve çizgi film yönetmeni Haşim Vatandaş projeyi şöyle anlattı: ''''Fetih Müzesi''nin duvarına uyguladığımız eserde, Fatih''in, savaşı bizzat yönettiği, topların çok yoğun olarak kullanıldığı Topkapı surlarının önünde savaşın bir sahnesi canlandırılıyor. Tarihimizin önemli bir ânından saniyelik bir kesitin canlandırıldığı panoramik müzede, ziyaretçilere o ânı gerçekmiş gibi yaşatmayı amaçlıyoruz. İstanbul''un Fethi temasının, 3.000 m2 alanda ışığa dayanıklı bir mürekkep ile detayları en ince ayrıntısına kadar gösteren yüksek baskı kalitesi ile süratli bir şekilde basılması gerekmekteydi. Süratli ve kaliteli bir geniş format yazıcı ihtiyacının yanı sıra aynı zamanda 3.000 m2''yi kaplayacak ve suya dayanıklılığı olan bir baskı malzemesi ihtiyacımız vardı. Projenin baskısı aşamasında Canon imagePROGRAF iPF9000, güvenilirliğini ve baskı kalitesini ortaya koydu. Bununla beraber Canon Eurasia LFP Ekibi de yüksek kaliteli teknik destek ve danışmanlık hizmetleri ile övgüye değer, başarılı bir iş çıkardı."

Fethi konu alan pek çok tasvir ve tablo yapıldı ama hiç biri bu kadar devasa boyutlarda değildi.
İSTANBUL 1453 Panoramik müzesi'ni hala gezmedi iseniz büyük eksiklik mutlaka Topkapıda 30 dakikanızı feda edin pişman olmayacaksınız.

Fetihten tam 555 yıl sonra, ister Sultan II. Mehmed’in ordusunda bir asker, ister bağımsız bir gözlemci, veya Hıristiyan bir gezgin olarak İstanbul’un fethine yeniden tanık olacak ve kente giriliş anını neredeyse aynen yaşayacaksınız. Macar topçu ustası Urban’ın döktüğü toplara dokunup Kostantinopolis’in surlarına doğru topların patlamalarına şahit olacaksınız. Sultan II. Mehmed’in binlerce askerinin tekbir seslerini ve mehter marşını duyup belki de eşlik edeceksiniz. Dörtnala kalkmış atların nal seslerini, savaşan askerlerin kılıçlarından çıkan şakırtıları işitecek, atılan okların kulağınızın dibinden geçtiğini hissedeceksiniz.

29 Mayıs 2008 günü İstanbul’da bütün bunları yaşayabileceğiniz, dünyada bir ilk olacak nitelikler taşıyan, “İSTANBUL 1453 Panoramik Müzesi” ismiyle bir açık hava müzesi açılıyor

Burası 14 yıl önce Topkapı’daki Trakya Otogarı’nın olduğu, bu gün ise “Topkapı Şehir Parkı”nın bulunduğu yer. Solunuza bakınca Edirnekapı’daki surları, karşıya bakınca Topkapı surlarını yani Kostantinopolis’e ilk Türk askerinin girdiği kapıyı ve sağınıza dönünce de Silivrikapı’daki surları görürsünüz. İşte Sultan II. Mehmed’in “Fatih” unvanını alışına şahit olacağınız ve İstanbul’un fethini yaşayacağınız yer tam da burası.

3.000 m2 'lik bir alan içerisinde çerçevesi yani sınırları olmayan 360 derecelik bir resim düşünün. Resmin en temel özelliği ona bakıldığında üç boyut etkisi uyandırması. Üç boyut etkisinin sağlanması için izleyici resme ancak 14 metre uzaklıktaki bir platformdan bakacak. Resmin 650 m2'lik alanı gerçekten üç boyutlu ve alanda kuşatmada kullanılan topların, top arabalarının, barut fıçılarının imitasyonları var. 2350 m2'lik iki boyutlu resim alanı ise üç boyutlu bölgenin hemen arkasından başlıyor. Çalışma öylesine detaylı ki birebir insan büyüklüğünden başlayıp bütün detaylarıyla ince ince işlenerek ufka doğru küçülüyor. Eserdeki figürlerin sayısı 10 bin civarında.

Dünyada şu anda yaklaşık 30 kadar panoramik müze bulunmakta. Panoramik müzeler genellikle tarihteki önemli olayları tablolaştırmak için yapılmışlardır. En önemlileri, Waterloo Savaşı Panoraması, Osmanlı-Rus Savaşı'nı anlatan Kırım Savaşı Panoraması, Napolyon'un Moskova Savaşı Panoraması, Plevne Müdafaası Panoraması ve Mesdag Panoraması’dır. Bu panoramaların çoğu, 1800'lü yıllarda yağlı boya tekniğiyle ve olayın geçtiği yerde yapılmışlardır. Müzelerin bazıları yatay olarak bazıları da dikey olarak yarım panoramik özelliktedir.

“İSTANBUL 1453 Panoramik Müzesi”ndeki resmin dünyada mevcut 30 kadar panoramik müzeden ayrılan tarafı, hem yatay hem de dikey olarak tam panorama olmasıdır. Tam panorama, her yönde panoramik olmayı ifade ediyor. Gökyüzü de kubbesel olarak kesintisiz ve resmin üst bölümünü kapatıyor. Resim tam çerçevesiz ve sınırsız. Çerçevesi ve sınırı olan bir resim, ne kadar derinlik ve üç boyut duygusu uyandırırsa uyandırsın çerçevesini ya da sınırını görebiliyorsanız, onun sizden ne kadar uzakta asılı olduğunu anlarsınız. “İSTANBUL 1453 Panoramik Müzesi”ndeki çalışmada resmin bittiği yer diye bir şey olmadığı için, resme bakan kişi optik alışkanlıklarıyla eserin gerçek boyutlarını kavrayamayacaktır. İzleyici, platforma çıktığı anda 10 saniye kadar sürecek bir şok yaşıyor. Bu durum, resmin gerçekliğini ve boyutlarını kavramayı sağlayacak referanslar, başlangıç ve bitiş gibi dayanak noktaları bulamamanın şaşkınlığıdır. Burası insana, kapalı bir mekana girildiği halde, bir şekilde tekrar üç boyutlu dış mekana çıkılmış duygusunu yaşatıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımına 2004 yılında başlanılan projede sekiz sanatçının yoğun emeği var. Fikrin sahibi ressam ve çizgi film yönetmeni Haşim Vatandaş aynı zamanda projenin koordinatörlüğünü de yürütüyor. Ramazan Erkut, Yaşar Zeynalov, Oksana Legka, Ahmet Kaya, Hasan H. Dinçer, Atilla Tunca ve Murat Efe’nin de görev aldığı bu müze Türk sanatçısının, imkan verildiğinde neler başarabileceğinin çok açık bir kanıtı olarak önümüzde durmaktadır.

Miniaturk ile başlayan İstanbul Modern Sanat Müzesi ve “İSTANBUL 1453” Panoramik Açıkhava Müzesi ile devam eden İstanbul’a yakışan bu kalıcı kültürel çalışmaların ivmesini artırarak devam edeceği anlaşılıyor.

İstanbul’un, Essen (Almanya) ve Pécs (Macaristan) kentleri ile birlikte “2010 Avrupa Kültür Başkenti” olmasının getirdiği ivme de kültürel ve sosyal alanlarda kentimize bir çok kalıcı kazanımlar sağlayacaktır.

Temennimiz bu vesile ile sürecin “Musiki Çalgıları Müzesi” gibi dünyada sadece birkaç ülkede var olan başka bir örnekle devam etmesidir.